19 Ağustos 2013 Pazartesi
Mısır, Gezi ve Protesto
Mısır'da gerçekleşen olaylar gerçekten çok vahim. Adeta insanlığa karşı işlenen bir suç niteliğinde hatta.
Demokratik bir düzen isteyen Mısır Halkı'nın darbeci yönetime karşı sesini çıkarması üzerine, asker halk üzerine ateş açıyor, bir insan ölüyor, tutuklanıyor, göz altına alınıyor.
Bu duruma uluslararası şiddetli bir şekilde ses çıkaran tek ülke ise Türkiye. Hollanda ve bazı Avrupa ülkeleri dışında Mısır ile ilişkilerini gözden geçiren yok. Darbeci yönetime politik düzeyde baskı gerçekleştiren yok. Amerika ve diğer ülkeler açıkça darbe olan olaya darbe demekten kaçınıyor. Darbeci yönetim ise, protesto için sokağa çıkan insanları öldürüyor, gerçek kurşunlarla ateş açıyor.
Türkiye'de bu durum gerek iktidar gerek muahlefet olsun, gerekse halk tarafından da çok şiddetli şekilde eleştirildi ve eleştiriliyor. Bir insalık dramına insani bir yaklaşım bu.
Ancak Mısır'da olanlara ses çıkaran bir çok insan da, Gezi protestolarını gerçekleştirenlerin bu duruma ses çıkarmamasından yakınıyor aynı zamanda ülkemizde. Gezicilerin savunması da ben Mursi'yi neden savunayım? O da ayrı bir diktatör, yaptıklarını bilmiyor musunuz? ve bunun gibi şeyler.
Peki Gezi ile Mısır arasında ne fark var? Aslında boyutları farklı olsa da çok fark yok. Olay özgürlükse ikisi de özgürlüğe ilişkin. Gezi ruhu, Anayasal haklarını kullanan vatandaşlara karşı polisin sert müdahalesine tepki olarak demokrasiyi ve özgürlükleri savunmak üzere başlamış bir akım. Mısır'da olan ise darbeye karşı, ülke liderini geri döndürmeyi amaçlayan ve aslında yine bir şekilde demokrasiyi savunmaya dayanan bir direniş. Çok da fark yok değil mi?
Kanımca Gezi'cilerin ben Mursi gibi birini niye savunayım deme hakları yok. Sen burada polisin ve iktidarın sana el kaldırmasına, seni yok saymasına, özgürlüklerini kısıtlamasına ve demokrasiye aykırı davranması baş kaldırdın. Demokratik ve Anayasal haklarının kullanmasının engellenmesine baş kaldırdın. Şimdi de Mısır için baş kaldırdığın zaman Mursi'yi savunmuş değil, demokrasiyi savunmuş olacaksın.
Ancak ne yazık ki, biz bu ayrımı yapamıyoruz. Kişiler ile olayları birbirinden ayıramıyoruz. İşte asıl bunu başardığımız zaman gerçekten demokrasiyi uygulamaya başlayabileceğiz.
Ne var ki, Gezicilerin Mısır'a destek vermemesinin bir nedeninin de iktidarın şimdiki tutumunun samimi gözükmemesi olabileceğini düşünüyorum. Çünkü iktidar orada olanlara şiddetli olarak karşı çıkarken burada kendi vatandaşına polis tarafından saldırılmasını izledi, emretti ve kendi vatandaşının Mısırda halkın kullanmaya çalıştığı haklarını, kullanmasını engelledi. Şimdi ise, bu halkın demokratik hakkıdır, halka nasıl ateş açarsın demek gerçekten de samimiyetsiz bir davranış.
İktidarın ancak kendisi de bu haklara saygılı olursa, gidip başka bir ülkede bu hakları savunmaya hakkı olur. İnsanlar ancak o zaman inanır İktidara. Ne var ki, unutmamak gerek bu olaylara insan olmaktan dolayı karşı çıkmak ve oradaki halkı müslüman olsun veya olmasın tepki göstermek gereklidir.
Bunun dışında, Mısır konusunda dış politika olarak bu şekilde bir tavır sergilememiz doğru mu o da tartışılmalıdır.
Türkiye bu konuda yanlız kaldı. Her ne kadar, iktidar ben güçlüyüm, artık bizim de büyük ülkeler gibi sesimiz çıkıyor dese de, dış politikada yalnız kalmak her zaman da ülke çıkarları için iyi sonuçlar vermeyebilir. Fark edilirse, Suriye, İran ve İsrail ile ilişkilerimiz bitti. Şimdi de Mısır ile bitmek üzere. Aslında gittikçe yalnızlaşıyoruz dünyada. İnsanlık bir yana, iktidarın ülke çıkarlarını da gözetmesi gerektiği aşikar. Fakat bu durumda insanlık mı, ülke çıkarları mı sorusunun cevabını vermek zor.
Ancak, iki gün sonra bu olaylar bittiğinde, kimsenin de Türkiye'ye aferin ne güzel demokrasinin arkasında diyeeğini düşünmüyorum. Bu nedenle ülke yönetimi olarak biraz daha temkinli davranmak gerektiği aşikar.
Ne var ki, bizim halk olarak her şekilde, kendi ülkemizde veya yurt dışında her türlü hukuksuzluğa, haksızlığıa, demokrasiyi ve özgürlüklere zarar veren her türlü davranışa tepki koymamız bir borç.
Not: Önceki yazımda da belirtmiştim. Ergenekon unutuldu gitti, Ali İsmail Korkmaz unutuldu gitti. Kaçırılan Türk Pilotları da unutulma evresinde. Allah sonumuzu hayretsin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder