Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 34. maddesi'nin başlığı: Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı.
Bu madde diyor ki:
"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel
sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."
Yani diyor ki, bu madde Ey Vatandaş, istediğin adamla toplan, oradan oraya yürü, protesto et, ama saldırma, yıkma, kırma, dökme, silah taşıma. Bunu yaptığın sürece bana da sormana gerek yok. Hatta bununla da kalınmamış, idare tamamen aradan çıkarılmış bu konuda. Senin bu hakkın ancak meclis tarafından, belirli amaçlarla kanun ile sınırlanabilir diyor açık açık.
Olaya bak sen. Olur mu hiç öyle. Sen çıkıcaksın, ortalıkta canın istediği gibi, yok oturma eylemi yapacaksın, yok barışçıl protesto yapacaksın. Sıkarlar valla tazyikli su ile biber gazını suratına.
Ama valla Anayasa böyle, bu benim hakkım diye çırpın sen istediğin kadar.
Anayasa'nın bu yukarıdaki maddesi önceden "izin alarak" şeklindeyken 2001 yılında bu hale getirildi. Demokratiğim, özgürlükçüyüm ve hukuk devletiyim diye geçinen her devlette olması gereken bir düzenleme. Ama bizim milletimiz, bizim idaremiz bu kadar özgürlüğe alışık değil tabi ki.
Hatta milletin "%50"'si de bu maddeyi söyleseniz, "Olur mu canım öyle şey. Devletten izin almadan olmaz." diye çıkar ortalığa.
Eyvallah olmasın. Zaten gündeme de geldi hazır, "Acaba tekrar idarenin iznine mi bağlasak?" diye dilden dile dolaşıyor etrafta. Bir gecede değişir verir Anayasa sorun değil.
"Eee demokratik ülke, hukuk devleti, özgürlük?" dersin bir an mazallah, tıkıverirler sorunu içeri. Silivri'ye yani...
Eyvallah olmasın. İzin alınsın. Protesto olmasın. Toplanma olmasın. Toplanana biber gazı, tazyikli su verilsin. Dağıtılsın. Sesi çıkmaz bizim milletin.
Ama sana sorduklarında, "Silivri'de toplanma kanunsuz bir toplanma, Gezi'deki, Taksim'deki toplanma kanunsuz toplanma diyorsunuz ama o zaman kanlı terör örgütü PKK'nın ilk eylemini kutlamak için toplananların ki kanuna uygun muydu? Onlara niye biber gazı kapsülü hediye edilmedi?" diye bunu da bir kılıfa uydur bir zahmet.
Gerçi rahat olmak gerek. Sorulmaz bu soru. Ne de olsa soranın Silivri sonu...
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."
Yani diyor ki, bu madde Ey Vatandaş, istediğin adamla toplan, oradan oraya yürü, protesto et, ama saldırma, yıkma, kırma, dökme, silah taşıma. Bunu yaptığın sürece bana da sormana gerek yok. Hatta bununla da kalınmamış, idare tamamen aradan çıkarılmış bu konuda. Senin bu hakkın ancak meclis tarafından, belirli amaçlarla kanun ile sınırlanabilir diyor açık açık.
Olaya bak sen. Olur mu hiç öyle. Sen çıkıcaksın, ortalıkta canın istediği gibi, yok oturma eylemi yapacaksın, yok barışçıl protesto yapacaksın. Sıkarlar valla tazyikli su ile biber gazını suratına.
Ama valla Anayasa böyle, bu benim hakkım diye çırpın sen istediğin kadar.
Anayasa'nın bu yukarıdaki maddesi önceden "izin alarak" şeklindeyken 2001 yılında bu hale getirildi. Demokratiğim, özgürlükçüyüm ve hukuk devletiyim diye geçinen her devlette olması gereken bir düzenleme. Ama bizim milletimiz, bizim idaremiz bu kadar özgürlüğe alışık değil tabi ki.
Hatta milletin "%50"'si de bu maddeyi söyleseniz, "Olur mu canım öyle şey. Devletten izin almadan olmaz." diye çıkar ortalığa.
Eyvallah olmasın. Zaten gündeme de geldi hazır, "Acaba tekrar idarenin iznine mi bağlasak?" diye dilden dile dolaşıyor etrafta. Bir gecede değişir verir Anayasa sorun değil.
"Eee demokratik ülke, hukuk devleti, özgürlük?" dersin bir an mazallah, tıkıverirler sorunu içeri. Silivri'ye yani...
Eyvallah olmasın. İzin alınsın. Protesto olmasın. Toplanma olmasın. Toplanana biber gazı, tazyikli su verilsin. Dağıtılsın. Sesi çıkmaz bizim milletin.
Ama sana sorduklarında, "Silivri'de toplanma kanunsuz bir toplanma, Gezi'deki, Taksim'deki toplanma kanunsuz toplanma diyorsunuz ama o zaman kanlı terör örgütü PKK'nın ilk eylemini kutlamak için toplananların ki kanuna uygun muydu? Onlara niye biber gazı kapsülü hediye edilmedi?" diye bunu da bir kılıfa uydur bir zahmet.
Gerçi rahat olmak gerek. Sorulmaz bu soru. Ne de olsa soranın Silivri sonu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder